14 Aralık 2015 Pazartesi

Kafalarımız Karışık Bi' Öz Gürlük

Kafalarımız sıkışmış kulvarlara. İki yanımızda sınırlarımızı belirlemiş; bize ‘doğru yolu’ göstermeye çalışan beyaz şeritler. Önümüze de baksak, arkamıza da.. sonuç ‘sınırsız’. Bir çemberin içinde çizilmiş, kendini tekrar eden “sınırsız sınır”…

Kapalı kutular var farklı boyutlarda. Farklı görünüşleri fakat aynı yüzeyleri, aynı renkleri… Şekilleridir tek farklılıkları. Önceden onlara biçilmiş, belirlenmiştir bu farklılıkları. İçinde hapsolmuş ‘duygular ve düşünceler’ dir tek ağırlıkları. Yaşama çığlıklarıyla nefes alamaz bir zaman sonra “özgürlük arayışları”, içeride saklanmış özgür ruhları. Debelenseler de duyulmaz kokuları, korkuları, merakları çünkü çoktan kilitlenip mühürlenmiştir kapıları. Şimdi tek dostları geceleri hayali gördükleri karabasanları, dostları sanarlar soytarıları ve soytarıları korkutup kaçıran yaratıkları.

Duygularımızı çöplükte ararız günün sonunda ve gülden dikenler vardır etrafında. İstediklerimizi yapmamıza engel olan ve özgürlüğümüzle aramıza kıvılcımlardan ordular oluşturan.

Ne gerek var gereksiz kalabalığa eğer ucunda özgürlüğün yoksa. Ne gerek var ‘pembe kar’ umuduna, iyimser bakış çabalarına eğer bir elimizde geleceğimizi düşünme yetimiz yoksa. Ne gerek var özgürlüğe hiçbir duygun çöplüğe atılmamış ve vanilya kokmamış ise.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder