31 Ocak 2017 Salı

Küllerimden Doğup Yine Severim Sizi

Küllerimden doğup yine severim sizi,
Bir döngü içerisinde gidip gelsem de,
Mutlu olduğum sürece severim hepinizi.
Sevebilirim, hayal kırıklıklarım bitince.

O kadar hüzünlüyüm ki ama bir o kadar da mutluyum.. Ağlarken güldüm bugün.
İnsanlar yine hayal kırıklığına uğrattı beni dükkan. Duygu paylaşmaktan ben bıkmadım, ama onlar duyguları çevrelerine saçtıkları nefretle parçalayıp heba etmekten bıkmadılar.

Hep bir gerginlik bir stres. Bıkmadınız mı arkadaşım. Hepimiz aynı yolda değil miyiz? Aynı amaçların farklı versiyonları peşinde koşuşturmuyor muyuz? Bu yüzden anlayamıyorum kendinizin her zaman herkesten daha dertli olmasını.
Başarı dediğin mutsuz olup da varlıklı olmak değildir ki. Mutlu olduğun sürece tadını çıkarırsın bu dünyanın. Yeter artık yemeyin birbirinizi, kendi çıkarlarınız ve bencillikleriniz yüzünden. Hepimiz bir şey uğruna çalışıyoruz zaten. Hepimizin kendimizce hayalleri var. Gerçekleşebilecek olanlar veya hiçbir şekilde gerçekleştiremeyeceklerimiz ama bunu bilmemize rağmen onun hayalini kurduğumuz düşünceler, gelecekler. Hepimiz kendimizce dertliyiz, hepimiz bir konuda stresliyiz. Bu yeterli değil mi? Neden birbirimize bunları yeterinden fazla yansıtıp birbirimizin duygularını ve düşüncelerini yıpratıyoruz ki. Sevmiyorum bu davranışları ama yine de seviyorum insanları, dünyayı, bizi işte. Değişkeniz ve her birimiz her bir diğerimizden farklıyız. Çok ilginç, bir o kadar da absürt.

Sıkıldım biraz kötü duygu, düşünce ve davranışlardan ama tadını çıkarmaya devam ediyorum edebildikçe. Engellenmeye çalışılsa da, gücüm oldukça. Güç bulabildikçe. Engellenmedikçe.
Az da olsa tanımaya çalışmalıyız birbirimizi, etrafımızı, özellikle de eleştirdiğimiz onca şeyi ve insanları. Çalışıyorum dükkan elimden geldiğince. Geleni ardıma koymuyorum, umudumu kesmiyorum, bırakmıyorum kendimi mutsuzluğun sıkı pençelerine. Ama bazen de karşılık almadıkça yoruluyorum. Belki de 'beklediğim karşılığı' almadıkça yoruluyorum. Ölüyorum bazen içimde, duygularımla baş başa kalıyorum. Yakında açmayı bekleyen bir çiçek gibi.. Soluyorum gittikçe.

Bu yüzden kapıyorum kendimi dış dünyaya;
görmezden gelebilmek için,
kendi aklımdaki insan profilini yeniden sevip insanlara yeniden adapte olabilmek için,
yeniden alışabilmek için.

Kendimi hayal kırıklıklarımda kaybediyorum.
  ama en sonunda,
     Küllerimden yeniden doğuyorum.

Bir döngü içerisinde gidip geliyorum defalarca.. ama 'defalarca'.






29 Ocak 2017 Pazar

Fraklı Uykusuz

Saat üç,
ve renksiz üstüm başım.

-Johannes Vermeer, The Procuress
"Onu kaybettim ama vakit erken olmalı.."
Sayıklarken buldum frak giyen tavşanı.
Bileğinde ince bir zincir ve zincirin ucu kırık.
Nerede olduğunu bilmiyor saatin,
Nerede sakladığını.
Biliyor ama,
buranın uykusu gelene kadar ortaya çıkmayacağını.

Saat üç buçuk,
farkında değil uyurgezer otuz dakikanın.
Bin sekiz yüz saniye 
ve uzanmış köşesine,
kırık bir dağın..

Bu soğuğun kaç dakikası var bundan sonra?
Daha kaç alınganlığı..
Bırakamıyorum demagojiyi,
Şuanki faltaşı gözlerimden dolayı.
                                                                                    
Bence çıkar saatini fraklı tavşan ve gir içeri,
üşüyeceksin beni bekledikçe.
Bence uyu fraklı uykusuz,
yoksa soğuk alınacak seni böyle gördükçe.

 
                                                     

25 Ocak 2017 Çarşamba

Kaç Yüzyıl Geçti Nefesimi Tutalı?

Kırıklarım mı var hala?
Hala kendimden kırdıklarım
kırdıkça kırıldığım,
ufalandığım.
Ufalandıkça ezildiğim...

Ne kadar daha nefesimi tutcam bu suyun altında?
Bu su kirlendi,
Önüme baksam belli belirsiz.

Hayal meyal hatırlıyorum,
mutlu olduğum günleri
Ama unutmuyorum hatırladıkça.

Özlem var geçmişe,
büyük bi' hüzün.
Ama geçmiş artık imkansız
imkansız eski mutluluklar,
eski güzel anılar, hatıralar
imkansız onlara bir daha sahip olmak.

*Biz eskittik zamanı, biz özlüyoruz be baba.
**Güvenmiyor musunuz bana, sokmayın parmağınızı vücuduma..
***Fazlasıyla şüphecisin Şüpheci Thomas.
Caravaggio, Şüpheci Thomas
    

Sırılsıklam Olmaya Hazırım Bundan Sonra

Bu ne şimdi?
Hatırlaması gereken sen değil misin bütün kötülükleri,
Aptal değilsin,
Öteki değilsin,
Unutma,
Bırak boş işleri;
Oku,
Dinle,
Yaz.

Hadi yağmur yağ şimdi
TAM ŞİMDİ
Tam kafamın üstüne
bırak sağnağını,
Sırılsıklam olmaya hazırım bundan sonra.
Yağmayacaksan da terk et,
konuşmam bir daha,
bakmam bile suratına,
Nasıl olsa tanrı çocuklarını sever,
-Herhalde beni de sever-
Asıl tam şimdi yağmur hadi!

**RRRRRRush!


Zamana Karşı Gelmeye Hazırım

Kurcaladım birkaç saat kafamı ve dinledim içindekileri. Kaça kadar saydım, sayarken en son kaçtaydım bilmiyorum, hatırlamıyorum. Sayarken hatırladım ama, bi on sene önce aynı evde aynı insanlarla tamamen farklı bir hayattaydım. Ayaklarım sapasağlam basıyordu yere, mutluydum her dakikasında hayatımın. İyi arkadaşlıklar kurmuşum, güzel diyebileceğim anılar ve yerini hala dolduramadığım dostluk ihtiyacı. Zaman zaman doldurabildiğimi zannettikçe yanılmışım, dolduramamışım. Kapatamamışım tüpün kapağını, sıkıştıramamışım içindeki havayı. Ondan böyle zamanla şu anda olduğum duruma kadar kaybetmişim içindekileri. Ama bence ben sıkmıştım o kapağı.. belki de güvendiğimi zannettiklerim gevşetti çaktırmadan. Böylece içindeki hava zamanla atmosfere yayıldı.
Arkadaşlık kurmayı beceremediğimi düşünüyodum daha dün elime ilköğretim yıllığımı alana kadar. Baktım bütün arkadaşlarım severmiş beni. Çok güzel şeyler yazmışlar benim hakkımda. Kayboldum okurken, ben miyim diye de bir sordum açıkçası. Benmişim, değer verilirmişim, verdiğim değer karşılık görürmüş. O zamanlar etrafımdaki insanlar hayal kırıklığına uğratmazmış beni. Güzel arkadaşlıklarmış, geri istedim. Zamana karşı gelmeye hazırdım, geri istedim.
Son birkaç senede sahip olamadığım, bulamadığım ama hep kafamda, aklımın bir köşesinde oluşturduğum 'arkadaşlıklar'. Ben artık anladım sanırım bende değil bunun sebebi. Belki de ilk defa etrafımdakilere bok atıyorum. Atmak istemiyorum ama artık fazlasıyla sorguladığımı düşünüyorum kendimi.
İnsanları hala seviyorum. İnsanlar farklılar, ayrılar, aykırılar, değişkenler, yaratıcılar, senin göremediğini başka bir insan görüyor. Bunu kafamdan hiçbir zaman çıkarmadım ve insanlardan hiçbir zaman da nefret edip umudumu kesmedim. Gereksiz. Etrafındaki insanları baz alarak bütün insanlara genelleme yapamassın. Sen demek ki ait olmadığın bir topluluktasın. Ben, bunu anladım...
Buz devri geliyor, kadınlar ve çocuklar önden.


1 Ocak 2017 Pazar

Yalnızlar ve Unutulmuşlar Mıntıkası

Bir gün daha geçti ve 365 gün daha kullanacağımız 4 sayı 1 arttı. İstersek isteyelim nereye gidebiliriz ki ama ben istersem istediğim yerde süzülürüm. Süzülürüm kabaca, tepetaklak, karnımda bir ağrı ve başımdaki zaten hiç bir zaman bitmez. Bir düşüncedir adım. Ad olarak kullandığım birkaç harf, seslenildiğim tonlarca ton. Seslenilmessem eğer bir gün o zaman anlarım adım yok, tükenmiş. Tükenmiş benliğim, tükenmiş akciğerim ki nefes alamıyorum. Alamadıkça bırakamıyorum hayatı, tutunmaya çalışıyorum ve son raddede düşüyorum sonsuzluğa, mutlu, mutsuz ve unutulmuş. Unutulmuşlar mıntıkası benim dediğim; ne sen varsın ne de o , ne ben varım ne de ben , ne onlar varlar ne de şunlar bunlar , ben yokum ben asıl mesela o. Ben olmadıkça hayatı gözlemleyemem, ben olmassam benim için bunların hiçbiri olmaz. Bunların hiçbiri olmassa bunların hepsi varolur mu. Yalnızlar ve unutulmuşlar mıntıkası, her zaman buradasın ama farkında değilsin. ÖLDÜRÜN BENİ, eğer ben gerçekten hala buradaysam ve bulunanlarlaysam. Şekillendir bedenini her duruma karşı.

Caravaggio, Holofernes'in Başını Kesen Yudit yak. 1598    

Faust Arp (Scotch Mist Version)