13 Şubat 2016 Cumartesi

Sivri Dağ ve 4 Köy

4 tane köy varmış. S, R, E ve D köyü.
D köyünün 'D' harfi martıya benzermiş. Olabilir mi? Neden olmasın.
E köyünün ise yaşlanmayan tabutları özelmiş.
R köyü ufak tefek insanlardan oluşur ve fütursuz cadılar tarafından şarkılarla büyülenirmiş.
S köyünde ise sinirli mi sinirli ve balık tutmayı seven insanlar günün her saatinde elma yiyebilirmiş.
Ve bu dört köy, sivri tepesi olan, devasa ve yüce görünüşlü bir dağın etrafına yerleşmiş. Herhangi bir köy bir diğer köyün farkında değilmiş. Birbirilerini bilmez ve keşfetmeyi de sevmezlermiş. Keşfetseler de uçsuz bucaksız platoda gidecek bir yer göremezlermiş. Yeni diyarlar arama çabaları çoktan kafalardan silinmiş.
Neyse, bu dört köyde bir sene içinde her mevsimde bayram havasında festivaller düzenlenirmiş. Festivallerin asıl amacı dağın tepesine tırmanmakmış. Özel 'tırmanıcılar'ımız bütün sene boyunca yemeden içmeden çalışır ve zirveye tırmanmayı denermiş. Fakat tahmin edebileceğiniz gibi uzuuun bir süredir kimse başarıyı elde edememiş. Peki neden zirveye ulaşabilmek? Ne yapacaklar ki sivri bir zirvede? Meğersek, o zirveye tırmanıp da sivri tepenin üstünde parmak ucunda durabilen o şahıs, bütün bir gezegeni baştan sona kadar görebilecekmiş. Böylece o şahıs, kendi köyünün dışında başkaları da var mı diye öğrenebilecekmiş.
Meğersek insanlar, dört bir köyden gelen insanlar, o sivri tepeye ulaşabilseler, etrafındakileri görebilecekmiş, gözlemleyip yaşadıkları gezegende gerçekten neler olup bittiğinin farkında olabileceklermiş. Önemli olan sadece tırmanmak değil, tırmanıp zirvede parmak ucunda durabilmekmiş. Farkına varmayı öğrenebilmekmiş..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder