18 Ekim 2015 Pazar

Uzayımdan Bir Parça #1

Bugün odamda otururken ne kadar da fazla ve gereksiz 'şeylere' sahip olduğumu ve uzun bir süre olanları da atmadığımı fark ettim. Sonra müziğimi açtım ve bir süre teker teker bu cisimlerin bende bıraktığı anıları düşündüm. O kadar fazla var ki.. Düşündüm ve buraya yazmaya karar verdim.

Sonsuzluğun Anahtarı (Bir fikir edinmek istersen bas)
Seneler önce Mısır ülkesine gitmiştim.. Gayet küçük olduğum için çok da bir şey hatırlamıyorum doğrusu fakat piramitleri nasıl unutabilirim.. Piramitleri oluşturan o taşlardan bir tanesinin bile ne kadar devasa olduğunu hatırlıyorum. Bazı piramitlerin dışından belirli bir yere kadar tırmanılabildiğini de hatırladım şimdi. Hatta bir tane özel bir oda vardı sanki. Sayılı insan alıp, çıkarıyorlardı. Böyle yerin dibine kadar merdivenle iniyordunuz ve çok gizemliydi. Beni almadıklarını fakat bir sürelik bi ısrardan sonra ikna ettiğimizi hatırlıyorum. Aşağıya doğru inerken nefes almakta zorlandığımı ve karanlık olduğunu sanıyorum ki pek hoşuma gitmemişti.
Her neyse onun dışında havuzda tanıştığım birkaç arkadaşım ve hediyelik eşya dükkanından (neden bu dükkana öyle derler hiç anlayamadım.. Hediyelik eşya tamam ama kendime alırsam da kendime mi hediye almış oluyorum. Ki ayrıca hediyelik deyince kendime de bir şey alasım gelmiyor, hep birilerine bir şeyler almak istiyor canım..) aldığımız birkaç hediyelik dışında hiçbir şey hatırlamıyorum. O hediyeliklerden biri de oranın yerlilerinin adını 'Sonsuzluğun Anahtarı' koyduğu ve kutsal olarak kabul ettikleri cisim. Üstünde hiyeroglifik şekiller ve tam kafasının üstünde de bir delik.. Anahtarlığıma takarım diye mi acaba.. Bu odanın neresinde diye sorarsan.. Duvarlardan birinin üstündeki mantar panosunda bir raptiyeyle çakılmış duruyor. Raptiye de sarı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder